Yazar: Liz-Chan
Keyifli okumalar!
İkinci Bölüm – Alev’in Gizemi
En son yatmıştım, uyumaya çalışıyordum. Ve sonra ses duydum. Bir şey mi düşmüştü? Ya da silah sesi miydi, bilmiyorum hatırlayamıyorum. Odama birileri girmişti yüzlerini görmedim. Beni bayıltmışlardı. Şimdiyse burdaydım. Hiçbir şey göremiyordum. Ellerim ve ayaklarım bağlanmıştı. Birisi bağırdı, Alev’in sesiydi sanırım. “LANET OLSUN! SANA GÜVENMEMELİYDİM ONLARIN ADAMI OLDUĞUNU ANLAMALIYDIM!”
Benden mi bahsediyordu? Yoksa başkasından mıydı? Sözlerine bakılırsa benden bahsediyor gibiydi. Neye bulaşmıştım ben? Bu kız kimdi? Kafam çok karışmıştı. Ayak sesleri geliyordu. Birileri geliyordu, kaç kişilerdi anlayamıyordum.
ALEV
Neden güvenmiştim ki ona, sıradan görünüyordu. İlk kuralımı çiğnemiştim ve yakalanmıştım. Bağırdığımda ses vermedi ama oda da onun olduğunu biliyordum. Nefes alış verişinden tanımıştım. Ayak sesleri duyulmaya başladı. Bir… İki üç kişiler sanırım. Ellerimle ipleri yokladım, çok sıkı değildi çözülebilirdi ama zaman gerekliydi. Gözlerimin bağlı olması işimi zorlaştırıyordu. Ve vardılar. Duvarların bu kadar ince olması normal miydi, yoksa zaten odadalar mıydı? Ama bu olasılık çok düşüktü odada olsalardı nefes alışverişlerini duyardım. Birisi bana yaklaştı ve gözlerimi açtı.
“Uyanmanıza sevindim, sizinle güzel oyunlar oynayacağız konuşana kadar.” Maskeliydi ama içinden sırıttığı anlaşılıyordu. Kaba bir vücudu vardı, gözlerinden bana karşı kini olduğu belliydi. Gözlerimi Gece’ye çevirdim. İhanet etmemişti, belki de oyunun parçasıydı. İçten içe ihanet etmemesini istedim. Gözlerine baktım, korku ve endişe vardı. Benim yüzümden mi yakalanmıştı yani…
GECE
Ne demek istemişti bu adam, hiçbir şey anlayamıyordum. Alev bana şaşkın şekilde bakıyordu. Neler oluyordu? Kimdi bunlar? Benimle ne işleri vardı? Kafamda bir sürü soru gezerken hayatta da kalmam gerekiyordu. Oyun demişti, ne oyunuydu bu? Alev’in yanındaki maskeli adam, yavaşça kafasını çevirip bana baktı. “Demek ortağın bu ha? Fazla masum görünmüyor mu Alev senin için?” Ortak mı ne ortağı adam Alev’i nerden tanıyordu.
“Ortağım falan değil, işiniz benle bırakın onu!” dedi, dişlerini gıcırdatarak. Sinirlenmişti.
Maskeli adam, Alev’in saçlarından tutup kafasını kaldırdı. “Öyle mi küçük hanım?” Adam alayla güldü. “Peki bunu yapmamı kim sağlayacak?” dedi. Bir süre adam Alev’e baktı. Ona karşı öfkeli olduğu gözlerinden belli oluyordu.
“Her neyse önce seninle ilgileneceğim.” dedi bana bakarak. Korkudan yüreğim ağzıma geldi. Kalp atışlarım kulaklarımda yankı yapıyordu. Maskeli adam Alev’i bırakarak yanıma doğru ilerledi. Ben olduğum yerde kaskatı kesildim. Biraz daha yaklaştığında bağlı olduğum sandalyede umutsuzca çırpınmaya başladım.
“Ne o benden korktun mu da o masum kızdan başlıyorsun?” Alev’in sorusuyla, adam durdu. “Çok istiyorsan senden başlarız. Seni kıracak değiliz canım. Ama merak ettiğim bir şey var, bu kızı ne diye koruyorsun? sonuçta masum katilisin.” Alev sustu ,cevap vermedi. Gözlerinde duygu geçişini gördüm. Ne yaşamıştı bu kız?
ALEV
Adamın sorusuyla duraksadım. Gerçekten neden onu koruyordum ki? Bir şey anımsatıyordu bu kız bana, hatırlayamadığım acı bir gerçeğimi… Bir şey söylemek için dudaklarımı araladım. Fakat anında vazgeçip dudaklarımı birbirine bastırdım. Bir şeyler bulup onu kurtarmalıydım. Benim için çocuk oyuncağıydı, daha önce de yalnız başıma kurtulmuştum. Ancak bu defa yanımda savunmasız biri daha vardı. Ve ben onu bırakıp gitmek istemiyordum. Nedeni bana yardım edip yakalandığı için vicdan azabı çekmem miydi? Hayır, ben bana yardım edenlere çok kez ihanet ettim. Vicdanım kördü benim. Anlam veremiyordum. “Kara kara nasıl öleceğini mi düşünüyorsun ufaklık?” demesiyle kan beynime sıçradı. Ufaklık kelimesinden nefret ediyordum. Sinirle “Bana ufaklık deme!” diye bağırdım. Adamın gözlerinde alaycı bi ifade vardı. Kafasını Geceye çevirdi. “Alın şunu buradan.” dedi. İki adam da Gece’ye yöneldi. Biri masadaki iğnelerden birini alıp Gece’ye vurdu. Gece ne bir şey diyordu ne de duygu belli ediyordu. Baştaki gerginliği korkusu gitmişti. Garipti…
GECE
Alev adamı kendine çekince biraz da olsa rahatladım. Ama Aleve bir şey yaparlar diye endişe etmeye başladım. Sadece bir kaç saat geçirdiğim halde neden endişe ediyordum ki. İki adam bana yaklaşmaya başladığında nedense korkamıyordum, gerilmiyordum. Sanki hissizleşmiştim. Boş bir şekilde onlara baktım, yüzleri görünmese bile hepsini aklıma kazıdım. Neden böyle yaptım bilmiyordum ama ihtiyacım olacakmış gibi hissediyordum. Tenimde anlık bir acı hissettim. Sonra vücudum uyuşmaya başladı. Gözlerim ağırlaştı ve kapandı. Zihnim yavaş yavaş bulanıklaştı. Bilinmez karanlık beni kendine çekti.
…
Etraf ölüm sessizliğine bürünmüştü sanki. Başım çatlıyor, vücudum ağrıyordu. Ve bunlar yetmezmiş gibi iğrenç bir koku vardı etrafta. Kokuyu daha iyi almaya başlayınca yüzümü buruşturdum. Gözlerimi açmaya zorladım. Ve yavaşça aralamayı başardım. Etrafta sadece az loş bir ışık vardı. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırdım. Çok bir şey görülmüyordu. Kokunun nerden geldiğini de anlamamıştım. Olduğum yerde doğruldum. Bağlı değildim. Duvara tutunarak kalktım. Anlık başım döndü, gözlerimi kapatıp biraz bekleyip geri açtım. Daha iyiydim sadece bu iğrenç koku midemi bulandırıyordu. Oda da sadece bir lamba vardı. Lambanın aydınlattığı yer kısıtlıydı çok az yer görülebiliyordu. Işığın altındaki şişe dikkatimi çekti. Yavaşça oraya yaklaştım. Su bırakmışlardı. En azından insafları varmış diye düşündüm. Fakat bu düşüncem suyun az ilerisindeki kan birinkitisini görene kadardı.
Kalbim anında kulaklarımda atmaya başladı sanki. Su şişesini alıp kan birikintisine yürüdüm. Devam ettiğini fark ettim. İlerledikçe artıyordu. Işığın aydınlatmaya yetmediği yere kadar da devam ediyordu. Kaçmak istiyordum burdan. Ama kanın neye ait olduğunu merak etmiştim. Ne gereksiz meraktı. Biraz daha ilerledim, kör gibiydim. Ayağım bir şeye çarpınca irkildim eğildim. Burası daha karanlıktı bir şey anlaşılmadığından elimle korkakça dokundum. Yapışkan bir sıvı geldi elime, biraz daha yokladım. Bunun bir el olduğunu fark edince ufak bir çığlık attım. Bu iğrenç koku kan kokusuydu, hemde bir insana ait kanın kokusuydu. Hızlıca uyandığım yere doğru koştum, sanki daha güvenliymiş gibi.
Duvarın dibine çöktüm, dizlerimi kendime çekip oturdum.
Kimdi bu adamlar? Beni de mi o şekilde parçalara ayıracaklardı? Peki benden ne istiyorlardı? Alev kimdi? Bunu sormak için biraz geç kalmıştım. “…Sonuçta masum katilisin.” Adamın Alev’e söylediği cümle beynimde yankılandı. Alev katildi. Masum katili, yani adamın söylediğine göre. Ben bir katili evime almıştım… Ve beni de onun ortağı sanıyorlardı. Bir günde hayatım değişmişti. Ne yapacaktım bilmiyordum. Artık düşünmekten başım daha fazla ağrımaya başladı. Pis kokuyu artık alamıyordum. Alışmıştım. Katil olduğunu bildiğim bir gündür tanıdığım kız için hala endişe ediyordum. Şu an ona ne yapıyorlardır merak ediyordum…
Bölüm Sonu
Fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayınız!