Sırlar İçindeki Gece 1. Bölüm

1

Birinci Bölüm – Sokaktaki Kız

“Sevgili günlük,” … Ne yazacağımı artık bilmiyordum. Her gün aynı şeyler oluyordu, hayatım aynı monotonlukla devam ediyordu. Kalemi bıraktım, yazmaktan vazgeçtim. Zaten yazsam ne olacaktı ki? Hiçbir şey değişmeyecekti. Saat bayağı geç olmuştu. Artık yatmam gerekiyordu, yani annem kontrole gelmeden yatmalıydım. Günlüğü eski yerine koydum, battaniyemin altına girdim ve kıvrıldım. Gözlerimi kapatıp uyumayı denedim ancak olmadı. Uyuyamıyordum. Ayak sesleri duydum, uyuyormuş numarası yaptım hemen. Kapı aralandı. Nefes alıp vermesinden anladığım kadarıyla annemdi. Bana baktı ve uyuduğumu düşünerek odadan çıktı.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama uyuyamamıştım. Etraf hâlâ karanlıktı, birazdan aydınlanmaya başlardı. Başımda hafif bir ağrı vardı ve saat ilerledikçe ağrım da artacaktı. Son zamanlarda yine uyku problemlerim baş gösteriyordu, nedendi bilmiyordum. Ne zaman eski halime dönmeye çalışsam, ne zaman eski zaman aktivitelerimi yapsam böyle oluyordu. Bitkinleşiyordum eskisi gibi olmaya çalıştıkça. Ama napayım? Eski hobilerimi çok seviyordum, onlara bağlanmaya dünden razıydım.

Yanağımda ıslaklık hissettim, gözlerimi araladım ve yanımdaki Boncuk’u gördüm. Yanağımdaki ıslaklığın sebebiydi. Telefonuma uzanıp saate baktım. Sanırım sabaha karşı dayanamayıp uyumuştum. Ama yine de erkendi. 7.37’ydi tam olarak saat. Gözlerimi ovaladım ve yavaşta doğruldum. Boncuk havladı. “Şşşhht” dedim. Anlayacaktı sanki. Anlıyordu belki de. Köpek sustu anlarcasına. Ayağa kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Ardından mutfağa gittim, giderken Boncuk da peşimden geldi. “Sanırım acıktın ufaklık.” diyerekten mama paketini aldım, azalmıştı. Bugün mama alsam iyi olurdu. Mamayı kabına koydum. Boncuk sevinçle kaba gitti ve mamasını yemeye başladı. “Afiyet olsun Boncuk’um. ” dedim. Buzdolabına yöneldim. Pek bir şey kalmamıştı, birkaç gün idare ederdi. Yine de bugün çıkar alırdım. İki yumurta alıp kırdım, yumurta pişirdim kendime. Sofraya biraz kahvaltılık koydum ve aç olmasam da yedim. Hafta sonuydu ve ben sanki işe gidecekmiş gibi erken uyanmıştım. Zaten adam akıllı uyuyamamıştım da.

Annemin yanına gittim. Uyuyordu, birkaç saate kalkardı tahminen. Tekrar mutfağa indim ve kahve yaptım kendime. Kupamı alıp odama gittim, Boncuk da benimle geldi. Elimi kitaplıkta gezdirdim ve dikkatimi çeken bir tanesini alıp okumaya başladım. Yine yapıyordum, yine takıntılı bir şekilde kitap okumaya başlayacaktım ve bu ta ki ben sıkılana dek sürecekti. Sorun şuydu: Ben sıkılmıyordum kitaplardan. Ailem şikâyetçiydi bu konuda çünkü arkadaşlarımla vakit geçirmeyi bırakıyordum kitap okumaya başlayınca. Doğrusu artık bir şey yapmaya çok vaktim olmuyordu. Düşünmeyi bırakıp kitaba odaklandım.

2 saat sonra

Kapı açılma sesiyle kitaptan başımı kaldırdım. Annem uyanmıştı.

“Günaydın anne.” dedim.

“Günaydın, ne zaman kalktın? Aç mısın?” dedi annem.

“Kalkalı çok olmadı ve atıştırdım.” dedim. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum, tahminen yarım saat geçmişti bana göre. Kitap çok akıcı gittiğinden anlamamıştım.

“Peki, kızım.” dedi ve odadan çıktı.
Telefonumu alıp saate baktım. Saat 9’du. Ne ara dokuz oldu anlamamıştım. Sanırım kendimi biraz fazla kaptırmışım. Boncuk’a baktım. Pufumun üzerine kıvrılmış duruyordu. Kitabımı kapatıp boş kahve bardağımı aldım ve annemin yanına gittim. Bardağı çalkalayıp makinaya koydum. Annemin yanağına bir öpücük bıraktım. Gülümsedi. Odadan çıktım konuşmadan, üstümü değiştirmeye gittim. Siyah dar bir kot pantolon, üzerime de lacivert boğazlı bir kazak giydim. Hava bayağı soğuktu, öğlene kadar yağmur yağardı muhtemelen. Yağmur yağmadan köpeği gezdirsem iyi olurdu.
“Anne ben köpeği gezdirmeye gidiyorum, gelirken market yaparım. İstediğin bir şey var mı?”

“Yok kızım, bugün dönerim bende memlekete seni görmeye gelmiştim zaten.”

“Geleli 4-5 gün oluyor kalsaydın ya biraz daha.” dedim. Ama gelmelerini çok istemiyordum huzursuz oluyordum biraz. Nedenini bilmiyordum alışamıyordum onlara. Ama bir şey başlarına gelsinde istemezdim, garip hissettiriyordu açıkcası.

“Başka zaman yine gelirim babanda gelir belki bu defa.”

“Siz uğraşmayın ben gelirim yaşlandınız artık.” dedim. Ama bunu deme sebebim farklıydı. Hayatımı çok bildiklerini söyleyemezdim, yanımda durmalarını tehlikeli buluyordum.

“Çokta yaşlanmadık abartma, ama yine de sen bilirsin.”

“Öğleden sonra çıkarım ben”

“Peki anne, ben de çıkayım yağmur yağmadan.” Masada duran anahtarı ve parayı çantaya koydum. Montumu giydim. Boncuk yanıma gelmişti tasmasını taktım. Tam çıkarken annem durdurdu.

“Telefonunu almadın şaşkın.” Kıkırdadım.

“Farkında değilim, teşekkür ederim.” Gülümsedi.

“Görüşürüz kızım.” Veda gibi demişti, zaten bugün gidiyordu. Ama içime bir his düştü, kalbimi acıttı sanki son kez görücekmişim gibiydi. Bu hissimi yok sayarak, belli etmemek için zoraki gülümsedim. “Görüşürüz, seni seviyorum.” Dedim. Ve çıktım.

İçim hala rahat değildi Boncuk’u gezdirirken, içimdeki hissi düşündüm. Hislerimden nefret ediyordum çünkü asla yanılmıyorlardı. Ailem bana hep yabancı gibiydi. Ama onlara karşı bağlılığım vardı, sadece sevgim azdı. Bağlılığım bana bu zamana kadar baktıkları içindi. Bu yüzden aileme bir şey olmasını istemiyordum.

Boncuk’u marketin önüne bıraktım, evdeki eksikleri aldım. Tek yaşadığım için çok bir şey almadım. Ödedikten sonra çıktım, boncuğa bakındım. Yoktu! Biraz ilerleyip bakmaya devam ettim. Oradaydı şükürler olsun ki iyiydi. Biraz daha yaklaşınca yanında bir kız fark ettim. Kız köpeği seviyordu. Yanlarına vardığımda, kızın üstünün bu hava için fazla ince olduğunu gördüm. Ve vücudunda yaralar vardı. Etrafta kanda vardı. Sokağa bakındım çok tenhaydı garip cadde yakını bir sokak neden bu kadar tenha olurdu ki? Anlam veremedim. “Boncuk buraya kadar nasıl geldin?!” diyerek kafasını okşadım. Kız bana baktı. Ona dönerek, “Ufaklık, ailen nerede?” dedim.

“Bana ufaklık deme!” Diyerek çıkıştı. Ve devam etti. “Ben ufaklık değilim beni küçümsemeye kalkarsan seni öldürürüm.”

Açıkcası şaşırmıştım, hem kaba hem tehditkardı. Nedense tehtidinin boş olmadığı hissine kapıldım. “Peki, fazla yaran var gibi. Aç mısın?” dedim.

Kız kafasını onaylarcasına salladı. Elimi uzattım. “Gel benimle” dedim. Kız elimi tuttu, kalktı. Üzerimdeki deri montu ona verdim, üşümemesi için. Boncukta peşimizden geldi. Eve varımca kapıyı açtım poşetleri bıraktım. Boncuk eve girerken, “Hadi gir içeri üşüme daha fazla” dedim. Kapıyı örttüm. Yaptığım bir bakıma delilikti. Küçük bir kıza yardım ediyordum – tahmini 16-17 yaşlarında- hiç tanımadığım birine.
Kız sorgusuz sualsiz içeri girdi. Garipti biraz. Bende içeri girdim. Poşetleri mutfağa götürdüm. Kızda peşimden geldi. Poşetleri bırakırken masada notu fark ettim aldım okudum. Notta “Kızım benim acilen dönmem gerekti. Kusura bakma” yazıyordu.

Çıkarken ki his kalbime biraz daha ağrı verdi endişelendim ama üzerinde durmadım. “Lavabo hemen karşıda.” dedim. Kız onaylayıp gitti. Mutfakta aldıklarımı yerleştirirken bir şey gözüme takıldı. Gölgelerin arasında bir siluet gördüm bu tarafa bakıyordu sanırım emin değildim. Benim baktığımı fark etmiş olacak ki gölgelere karışıp kayboldu. “Umarım başıma dert almamışımdır.” diyerek iç geçirdim. Son aldıklarımı da yerleştirip, ilk yardım çantamı aldım. Ne olur ne olmaz diye hep bulunduruyordum evde. Kız da beni takip edip yanıma geldi. “Adın ne bakalım?”

“…. Alev.”

“Bende Gece, memnun oldum Alev.”

“Bende.” dedi fısıldarcasına. Sanki ismini söylemekle hata yapmış gibi duruyordu anlam veremiyordum.

“Kaç yaşındasın?”

“17”

“Yaraların nasıl oldu?” derken ilk yardım çantasını açmış yaralarını temizleyip sarıyordum.

“Seni ilgilendirmez, ilgi için teşekkür ederim. Daha fazla rahatsızlık vermeden gideceğim” dedi soğuk bir tavırla. O sorada karnından ses geldi. Gülümsedim. “Bugün burda kal dinlen ne yaşadın bilmiyorum ama yorgunsun, bir şeyler hazırlayıp geleceğim.” kalktım ve mutfağa gittim. Saat ne ara 12 oldu bugün zaman şaşırtıcı derece de hızlı geçiyordu. Ekmek arası yaptım yanına da çay koyup kıza götürdüm. “Teşekkür ederim.” dedi.

Gülümseyerek karşılık verdim. Ardından odama gidip kıyafet aldım ve temiz havlu çıkardım. Yanına geri gittim koltuğa koydum.
“Bitirince duş al daha iyi hissedersin.”

“Peki” dedi soğukça, ama endişeli gibiydi.

Duş aldı ve sessizce oturmaya devam etti. Ona çok fazla soru sormak istiyordum. Merak ediyordum. Ama onu ürkütmekte istemiyordum doğrusu ürkek birine benzemiyordu. Endişeliydi sanırım sonuçta tanımadığı biriydim. Saate baktım geç olmuştu, ne ara geçti anlamadım. Yorgan, yastık ve battaniye getirdim. Koltuğa onun için yatak hazırladım. “Burda kalabilirsin bir kaç gün.”

“Gerek yok, gitsem daha iyi olur.” Bunu söylerken sanki bir şey için tetikte gibiydi.

“Saat geç oldu, ailen merak edebilir, telefonumdan arayabilirsin. Yarında yanlarına dönersin.”

İç çekti. “Anlayamazsın beni, gitmeliyim gerçekten tehlikeli.”

Gerçekten anlayamamıştım. Neydi ki tehlikeli olan ailesi mi? Yoksa… Hayır bu filmlerde olabilir sadece. Mafya veya katil olacak hali yok ya, yine itiraz ettim. Bu defa kaçışı olmadığını anladı ki, iç çekerek onayladı. Bende yatmaya gittim.

Bölüm sonu.

Bu benim ilk kitap yazma deneyimim. Bazı yerler saçma olabilir cümleler de devrik veya karışık gelebilir. Bunları yorumda belirtebilirsiniz. Yazım yanlışım olursa da mazur görün. İyi okumalar!

Sırların İçindeki Gece

Sırların İçindeki Gece

Seviye: Ongoing Tür: Yazar:
İlk kitap yazışım. Umarım konusu hoşunuza gider, önerilerinizi beklerim! Kim bilebilirdi ki böyle olacağını? Kim derdi bir kız hayatını değiştirecek, hemde sokaktaki bir kız. Köpeğimi kaybettim sanmıştım. Fakat bir kaç sokak ötede tenha bir yerde buldum onunla. Kimdi yanındaki bilmiyordum. Yakınlaştım yara bere içinde bir kızdı bu, üşüyordu soğuktan. Köpeğim sanki onu ısıtmaya uğraşıyor gibiydi. Kimdi bu soğuk kız, ifadesizdi çok az duygu belirtisi görüyordum. Nasıl yaralanmıştı, kim kıymıştı bu hale gelene kadar? Merak ediyordum. Onu eve götürdüğümde böyle olacağını bilemezdim. Artık hayatımdaki çoğu şeyi bilimezlik içinde. Sokakta ki gizemli kız, köpeğimin beni götürdüğü o kız. Belki de hayat böyle istemiştir, yaşantımın monoton olmasından sıkıldığım içindir. Sıkıldığımdan dolayı beni o kıza götürmüştür. Kim derdi ki bu monotonluğu, o sakinliği özleyeceğimi Ama artık dönüşü yoktu, bende oyunun bir parçası olmuştum. Ya ölecektim, ya da yok edecektim. Başka çarem olmadığını öğretti o, ama bunun sebebi yine o'ydu.

Yorumlar

Ayarlar

Karanlık Modla Çalışmıyor.
Sıfırla