Tanıtım
Ruan Ji Lijuan, kitap okumayı seven genç bir adamdı. İsmi her ne kadar kadınsı olsa da görünüşü değildi. Buna rağmen karakteri, ismi ile uyuşuyordu.
Ruan Ji Lijuan, okumayı abarttığı bir zamanda yorgunluk yüzünden ölür ve kendisini bir çiçek olarak bulur.
.
.
.
.
1.Bölüm
Ruan= yumuşak
Ji, yeni doğan bebeğin yaşam boyunca mutlu olduğunu hayal eden ebeveynler tarafından seçilir. Kelime anlamı olarak “şans” diye çevrilir.
Lijuan. Böyle bir isim, sahibini en güzel olduğunu düşündürür. “güzellik” olarak tercüme edilir.
Ruan Ji Lijuan, ailesi tarafından yeni doğan bebeklerine konulmuş bir isimdi.
Aile, bebeklerinin güzel ve şanslı olmasını istemişti. Ayrıca karakteri de yumuşak olmalıydı.
Anne ve baba, bu ismi doğacak bebekleri için uzun süre düşünmüştü. Kız olmasını bekliyorlardı. Fakat bebek, erkek olarak doğmuştu. Yine de bu güzel ismi, oğullarına koydular.
Ruan Ji Lijuan, karakter olarak yumuşak ve iyi olsa da görünüşü değildi güzel değildi. Hatta çok çirkindi. Şans konusunda da iyi değildi.
Ruan Ji Lijuan, botanikçiydi. Çiçekleri çok severdi. Ailesinden kalma bahçede çeşitli çiçekler yetiştirir ve onları satardı. Bu sayede kendisine yeten, az bir miktarda para kazanırdı.
Ruan Ji Lijuan, ailesini genç yaşta kaybetmişti. Çinin küçük bir sokağında dükkanları vardı ve bir gün yeni çiçek tohumları almak için giden ailesi kaza yapmıştı.
Çiçek dükkanı ve ailesinin bir miktar biriktirdiği ufak serveti ise amcasına miras kalmıştı. Çünkü yaşı küçüktü. Amcası, paraları aldığı anda ortadan kaybolmuştu. Dükkanı da küçük çocuğu da umursamamıştı.
Ruan Ji Lijuan, amcasına hiç kızmamıştı. Biliyordu ki, çiçeklerle ve küçük bir çocukla ilgilenmek zordu. Bu yüzden de onu durdurmamış ve gitmesine izin vermişti.
Ruan Ji Lijuan, kötü görünüme sahip olduğunu biliyordu. Bu yüzden de hiç arkadaşı yoktu. Tüm zamanını kitap okuyarak geçiriyordu. Okula da gitmemişti. Annesi ve babasının erkenden okumayı ve yazmayı öğretmesi iyi olmuştu.
Kitap almaya parası yetmediği zaman kütüphaneye gidiyor ve oradan ödünç alıyordu. Çiçekler ve kitaplar, onun için her şey demekti!
Ruan Ji Lijuan’ın kötü görünmesinin sebebi aslında annesinin, hamileyken yanlışlıkla zehirli bir çiçeğe dokunması yüzünden olmuştu. Annesine bir şey olmasa da çocuğa zarar gelmişti. Bu yüzden de sağlığı da çok iyi değildi.
Ruan Ji Lijuan, sağlığının pek iyi olmamasına rağmen çiçeklerle uğraşmayı asla bırakmıyordu. Ailesinden, kendisine kalan tek şey gibi hissediyordu. Onlar olmasaydı açlıktan ölürdü.
Ruan Ji Lijuan’ın bildiği tek akrabası amcasıydı ve o da kayıplara karışmıştı. Annesi bir yetim ve öksüzdü. Babasının ise sadece bir erkek kardeşi vardı.
Ruan Ji Lijuan, çiçek bahçesinde ki ufak çardakta oturduğu sırada bir kitap okuyordu. Bu kitabı kütüphane de bulmuştu. Oldukça eski görünüyordu. Normalde bu tür bir kitabı pek okumazdı. Botanikle ilgili kitaplar daha ilgi çekiciydi.Fakat kütüphanede ki çoğu kitabı da okumuştu.
Kitabın ismi “Üç alemin Efendisi” idi.
Kitapta, Nian zhen, Kutsal İmparotorun oğlu, Ansızın çöp ve aşağılanan asil bir gencin bedeninde yeniden doğmuştu. Cennet Nian zhen’e yeniden doğma şansı vermişti. Nian zhen, kendisini ezenleri ve yoluna çıkanların hepsini ezeceğine yemin etti, ölmeden önce efsanevi bir bedene sahipti Kutsal İmparator’un yüce ve tek oğluydu ve Gökyüzü Kütüphanesinin başındayken sayısız kitap ve parşömen okumuştu. Bundan sonra da yoluna çıkanları merhamet göstermeden ezdi, yoluna çıkanların tek kurtuluşu ölüm oldu.
YN: 念真 Niàn zhēn –Ünlü Tayvanlı yazarın ismidir ve “gerçeği okumak” anlamına gelir. Nasıl isim ?!
Ruan Ji Lijuan, böyle şiddet dolu bir kitabı okumazdı. Kan görmekten bile korkan bir tipti ama kitabı inatla okuyordu. Çünkü kitabın yazıldığı evren çok genişti. Ayrıca bu tür kitaplarda olmazsa olmaz, harem yoktu. Ana karakter Nian zhen, gelişime ve intikama odaklanmış biriydi. Bu yüzden de inatla okumaya devam ediyordu.
Ruan Ji Lijuan’ın kitabın eski olduğunu düşünmesinin sebebi sadece eski ve tozlanmış bir kapağa sahip olması değildi. Harem olmamasıydı!
Harem türü kitaplar fazlasıyla okuyucu çeken popüler bir türdü. Okucu eksikliği hiç çekmezdi. Yani bu kitap gibi bir köşeye atılıp tozlanmazdı.
Ruan Ji Lijuan, harem türü kitapları sevmiyordu. Ne gerek vardı ki Çok fazla eşe sahip olmaya?!
Ona göre, bu çok fazla eşe sahip olan adamlar, kitaplarda iyi bir şeymiş gibi gösteriliyordu. Bu da kendisine tersti. Ayrıca kitaplarda adam, sayısız eşini de çok seviyordu. Fakat Ruan Ji Lijuan’a göre, aslında bu adam hiçbirini sevmiyordu.
Seven biri, asla sevdiği kişiyi aldatmaz ve daha fazla da kişiye ihtiyaç duymazdı. İşte bu düşüncesi yüzünden, bu adamların hiçbirini sevmediği kanısındaydı.
Ruan Ji Lijuan, kitapta ki karakterin vahşiliğinden rahatsız olsa da bir yandan da saygı duymadan edemiyordu. İntikamı gerçekten de kanlı ve rahatsız ediciydi ama asla masum halka zarar vermiyordu. Ayrıca delirmiş bir katil de değildi. Gayet aklı başındaydı. Hatta oldukça da zekiydi.
Nian zhen, şanslı bir adamdı. İki yaşamında da şansa sahipti. Ölmesinin sebebi bile doğal yoldu. İkinci yaşamında kötü bir başlangıca sahip olsa bile kesinlikle bilgisi ve şansı sayesinde üç alemin efendisi olmuştu.
Peki bahsedilen üç alem neydi?! Bunlar; Cennet, yeryüzü, cehennem idi. Cennet, gökler demekle aynı şeydi. Yeryüzü ise insanların yaşadığı alemdi ve cehennem ise kötü varlıkların ve kötü canavarların yaşadığı yerdi.
Ruan Ji Lijuan, kitabın son sayfalarını çevirdi ve bir süre sonra tamamen bitirdikten sonra yüzünde hafif bir gülümseme ile yanına bıraktı.
Ruan Ji Lijuan, bu kitabı okumak için bahçesini biraz boşladığını fark etti ve endişe ile hızla ayağa kalktığı sıra başı döndü ve o anda ayağı, yerde duran ufak taşa takıldı. Dengesini kaybetti ve çardağın çıkmış olan tahtasına çarptı.
Ruan Ji Lijuan, kafasından akan sıcak kanı hissettiğinde panikledi ve o korku ile kendisinden geçti.
.
.
.
.
-Uyan!
-Uyan çocuğum!
-UYAN!!
Ruan Ji Lijuan, gözlerini açtı ve etrafa baktı. O neredeydi?!
Karışık Çiçek kokularının olduğu boş bir alanda havada süzülüyordu. Tamamen beyaz bir alandaydı ama yoğun bir çiçek kokusu geliyordu.
Ruan Ji Lijuan, merakla kendisine seslenen kişiye baktı fakat kimseyi göremedi.
-Kimsiniz?
Ses, tekrar geldi.
-Çocuğum, ben doğa tanrıçasıyım. Sen öldüğünde yetiştirdiğin çiçekler senin için ağladı. Ben de onların isteğini kırmadım.
Ruan Ji Lijuan, şaşırmıştı. Doğa tanrıçası mı?! Çiçekleri kendisi için mi ağlamıştı?! Onların canlı olduğunu biliyordu fakat ağlamaları…
– Efendim, çiçeklerim sizden ne istedi?
Doğa tanrıçası, nazik ve yumuşak bir sesle iç çektikten sonra konuştu.
-Çocuğum, bana anlattılar her şeyi. Onlara çok iyi Bakmışsın ve onlar da seni sevmişler. Öldüğünü fark ettiklerinde hepsi bana yalvardı. Sana bir şans daha vermem için…
Ruan Ji Lijuan, çiçeklerini düşündüğünde yüzünde bir gülümseme belirdi. Çirkin bir yüze sahip olabilirdi ama gözleri güzeldi. Parlak ve büyük. Saf bir ışıltıya sahiplerdi. Tıpkı karakteri gibi…
-Efendim, çiçeklerime benim için teşekür edebilir misiniz? Bir de ben öldüğüm için, onları kim sulayacak?
Doğa tanrıçası, bu saf çocuğu sevmişti. Kalbi gerçekten de saftı. Ölmesine rağmen hala onlar için endişeleniyordu. Biraz düşündü. Ona ikinci bir şans daha verecekti fakat nereye göndermeliydi?!
Doğa tanrıçası, çiçeklerden duyduğu şeyi hatırladı. Bu da Ruan Ji Lijuan’ın ölmeden önce okuduğu ve bitirdiği kitaptı.
Doğa tanrıçası, ellerini salladı ve kitap bir anda ellerinde belirdi. Biraz incelediği sırada görünmese de yüzü tuhaf bir hal almıştı.
Bu kitap, gerçekti. Hatta Nian Zhen’i tanıyordu. Kim yazmıştı ki?! Şu anda Nian zhen, gökyüzü kütüphanesinde keyfine bakmıyor muydu?! Bu kitap onun geleceği miydi?!
Doğa tanrıçası bir süre düşündü. Nian zhen, yetenekli biriydi. Aşırı Kötü bir kişiliği de yoktu. Acaba Ruan Ji Lijuan’ı ona mı bıraksaydı?!
Doğa tanrıçası, bu zavallı ruha acımıştı. Vahşi bir dünya da tek başına kalamazdı. Ona bakacak ve koruyacak biri lazımdı. Hızla onun için uygun bir beden aramaya başladı. Uzun süre baktı. En sonunda derin bir iç çekti.
Ruan ji Lijuan’a uygun bir beden yoktu. O zaman kendisi bir tane oluşturmalıydı.
Doğa tanrıçası, güçlerini kullandı ve uzun bir zaman boyunca olabilecek en güzel çiçeği oluşturmaya çalıştı. Burası ayrı bir boyut olduğu için geçen zaman, burada hissedilmiyordu.
Doğa tanrıçası, en sonunda derin bir nefes verdi ve bir gülümsemeyle çiçeğe baktı. Bu çiçek, Ruan Ji Lijuan’ın yeni bedeniydi!
Çiçek, kristal gibi görünüyordu. Çok güzeldi. Rengi, yansıyan ışığa göre değişebilirdi. Kırılgan ve narin görünmesine rağmen aslında çok güçlüydü.
Doğa tanrıçası, bu çiçek için aslında 1000 yıl uğraşmıştı. Bu kadar zaman içinde de Nian zhen ölmüş ve yeni bedenine reenkarne olmuştu..
Doğa tanrıçası, ellerini salladı ve Ruan ji Lijuan’ın ruhunu çiçeğe gönderdi.