Like a Flower 23.Bölüm

Like a Flower 23.Bölüm

Önceki bölüm

Ben gidiyorum.

Rong Yun, hızla odadan çıkan Ruan Ji Lijuan’ın arkasından bağırdı.

-Dikkatli ol!!
.
.
.
.
.
Ruan Ji Lijuan, Rong malikanesinden çıktığı sırada Fei Hong ve Rong Fan kendi arasında konuşuyordu.

-Genç lord Fei, büyük simyacı ile tanıştın mı?

Fei Hong, öfkeyle konuştu.

– Bu adam, büyük bir aptal! Nian ailesini yok edene kadar beklesin, o zaman bugün, bana yaptığını ödeyecek. Lider Rong, şimdi o Nian zhen’den kurtulmana yardım edeceğim.

Rong Fan, heyecanlandı. Şu anda yapabileceği tek şey öldürmeyi hayal etmekti. Elinden başka bir şey gelmiyordu. Nian zhen’i yakalarsa kanını içecek ve kemiklerini kıracaktı.

-Nian zhen, bütün gün malikanede kalıyor, onu nasıl öldürmeyi planlıyorsun?

Fei Hong, yüzünde kötü bir gülümseme ile konuştu.

-Onu kendi ellerimle öldüreceğim, bu kadar basit.

Fei Hong, hızlıca Rong Fan’ın kulaklarına bir şeyler fısıldamaya başladı.

Rong Fan’ın gözleri anında parladı. Heyecanla bağırdı.

-Bu yöntem inanılmaz derecede iyi !başarılı olursak, o zaman Nian zhen’i kolayca öldürebiliriz. O öldüğünde, Nian Hai ruhunu kaybedecek. O zaman da bizim için bir tehdit olmayacaklar!
.
.
.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Nian zhen, odasında gelişim yapıyordu. Sinirinden bir türlü uyuyamamıştı. Bir anda kapı çalındı.

Tak..tak…tak…

Nian zhen, kaşlarını çattı ve konuştu.

-İçeri gel.

Kapı açıldı ve bir muhafız içeri girdi.

-Genç efendi.

Nian zhen, insanların kendisini rahatsız etmesinden nefret ediyordu. Öfkeyle bağırdı.

-Beni rahatsız etmek için iyi bir sebep bulamazsan, kesinlikle bacağını kırarım.

Muhafız korkuyla titredi ve hızlıca konuştu.

-Genç efendi, sizi bilerek rahatsız etmek istemedim ama efendi sizi görmek istiyor. Derhal toplantı salonuna gitmenizi istedi.

Nian zhen, şaşkınlıkla sordu.

-Babam beni mi çağırıyor, nedenini biliyor musun?

Normal şartlar altında, eğer babası onunla konuşmak isterse, kendi gelirdi veya bir hizmetçiden onu bilgilendirmesini isterdi. Toplantı salonuna çağırması….Kötü bir şey olmalıydı. Hele ki gecenin bir yarısı….Aklından hiç çıkmayan Ruan Ji Lijuan hakkında olabilir miydi?!

Muhafız, yutkundu ve bir şeyler saklamaya cüret etmeden her şeyi anlattı.

-Genç efendi, Rong ailesinden size  mektup gelmiş. Şu anda tüm misafirler ve yaşlılar toplantı salonunda sizi bekliyor.

Nian zhen, odasından çıkmadan önce kendisini düzeltti ve toplantı salonuna doğru yürümeye başladı. Rong ailesinden, onun için mektup gelmişti. Bu gerçekten de beklemedikti. Ne hakkında olabilirdi ki?!

Nian ailesinin toplantı salonunun içinde, Nian Hai, büyük bir koltukta oturuyordu ve yanında da 10 güçlü  savaşçı vardı. Bunlardan biri Bei Zhen idi. Nian Hai’nin elinde iki mektup vardı. Yüzü solgundu ve sinirli duruyordu.

Nian zhen, salona girdi. Çok yakışıklı görünüyordu. Gözleri biraz merakla ve biraz daha soğuk bir şekilde parlıyordu.

Yaşlılar, başlarını onaylama ile salladılar. Bir zamanlar, bu insanların hiçbiri bu işe yaramaz genç efendiye ikinci kez bakma zahmetine bile girmezdi fakat son zamanlarda çok değişmişti. Tamamen farklı birine dönüşmüş gibiydi.

Nian Hai, bir iç çekti ve konuştu.

-Zhen’er…Bunu sana nasıl söylemem gerektiğini bilmiyorum..

Nian Zhen, babasının sıkıntılı göründüğünü fark etti ve merakla sordu.

-Baba, Rong ailesinin bana mektup gönderdiğini duydum…neler oluyor?

Nian Hai, iki mektuba da baktıktan sonra birini verdi ve konuştu.

– Bu bir meydan okuma! Önce buna bir bak.

Nian Zhen, yazılı meydan okumaya baktı. İki aile arasındaki kan davasını çözmek için üç gün içinde savaş yapılması gerektiği yazıyordu. İki aile de gençlerini savaşması için gönderecekti. Bu savaş da halka açık olacaktı. Her aile de ödül olarak hap dükkanını ortaya koyacaktı.

Nian Zhen, mektubu okuduğunda gülmeye başladı. Sinirleri bozulmuştu.

-Hahahaha…, bahis olarak hap dükkânını ortaya koymuşlar…. Sahip oldukları her şeyi bu bahse yatırıyorlar .

Nian Zhen, yazılı meydan okumayı gelişigüzel bir şekilde bir kenara attı.  Bahis gerçekten büyüktü. Rong ailesi ve  Nian ailesinin çok sayıda işi olmasına rağmen, onları gerçekten destekleyen şey hap dükkânıydı. Kırmızı Bulut şehrinde sadece iki hap dükkanı vardı ve kaybetmeyi göze alamazlardı. Birini kaybetmek, tüm servetlerini kaybetmek anlamına geliyordu.

Nian Hai, bir iç çektikten sonra konuştu.

-Zhen’er, bu mektupta bir sorun yok mu?

Nian zhen, gülümsedikten sonra konuştu.

-Aslında bir sorun var. Rong ailesindeki bir dahi benim tarafımdan yok edildi, ailelerinde beni yenebilecek başka kimse olmadığını söyleyebilirim…  Fakat yine de bahis koydular. Bir şeyler planlıyor olmalılar.

Bei Zhen, eliyle alnını ovaladıktan sonra konuştu.

-Genç efendi haklı, kesinlikle bir planları var. Pislik kokusu alıyorum!

Nian Hai, Nian zhen’e baktı ve konuştu.

-Zhen’er, ne düşünüyorsun? Bu yazılı meydan okumayı kabul edelim mi etmeyelim mi? Rong Fan’ın hedefinin sen olduğu çok açık!!

Bu odadaki yaşlılar aptal değildi. Onlarda hedefin kim olduğunu biliyordu. Ayrıca meydan okumanın amacı da çok açıktı. Hem Nian zhen’i öldürecek hem de dükkanı alacaklardı.

Nian zhen, hızlıca konuştu.

-Bu meydan okumayı kabul edeceğiz. Tahminim doğruysa, bu meydan okuma zaten herkese gönderildi. Kabul etmezsek, insanlar korktuğumuzu düşünecek. Rong ailesi de bunu bizi aşağılamak için kullanacak.

Nian zhen, düşüncelerini söylediği sırada gözü diğeri mektuptaydı. Onun ne olduğunu merak ediyordu. Fakat babası daha vermemişti.

Nian Hai kaşlarını çattı ve endişeli bir şekilde konuştu.

-Dikkatli olnalıyız. Ayrıca…. Bu diğer mektup…

Kimse bu diğer mektubun ne hakkında olduğunu bilmiyordu. Bilen tek kişi Nian Hai idi. Mektubu, gece odasında dinlendiği sırada biri getirmiş ve hemen ardından da bayılmıştı.

Nian Hai, mektubu okuduğunda hem sinirlenmiş hem de endişelenmişti. Mektubu teslim eden kişiyi umursamadan odadan çıkacağı sırada da Bir muhafız meydan okumayı teslim etmişti. Her şey üst üste geliyordu.

Nian Hai, herkesi toplamakta çözüm bulmuştu. Çünkü mektup, sahibine ulaştığında olacaklar çok açıktı.

Nian Hai, oğlunun tepkisinin ne olacağını az çok biliyordu. Derin bir iç çekti ve sesini düzelttikten sonra mektubu uzatıp konuştu.

-Bu mektup…direk sana gönderildi. Fakat ilk önce benim elime geçti.

Herkes merakla bakıyordu. Neler olduğunu merak ediyorlardı. Bu mektup daha sıkıntılı görünüyordu.

Nian zhen, mektubu eline aldığında burnuna hafif çiçeksi bir koku geldi. Koku…çok tanıdıktı!

Nian zhen, kaşlarını çattı ve mektubu açıp okumaya başladı. Gözleri büyüdü ve elleri titremeye başladı. Mektubu okumayı bitirdiğinde büyük bir öldürme arzusu ortaya çıktı. O kadar şiddetliydi ki tüm oda deprem oluyormuş gibi sallanıyordu.

Nian Zhen, mektubu bir kaç kez daha okuduktan sonra ellerini sıktı ve elinden çıkan ateş ile mektup tamamen yok oldu. Geriye kalan şey ise Bir tutam beyaz saç ve bir de yapraktı.

Nian zhen, elinde ki saçı okşadı. Kesilmiş gibi duruyordu. Yaprak ise…

Nian zhen’in aklında Ruan Ji Lijuan’ın sözleri çınladı.

-“Zhen-gege, eğer, biri yapraklarımdan birini kopartırsa çok acı çekerim. Benim kolumu ya da bacağımı kopartmakla aynı şey…”

Nian zhen’in tüm vücudu titriyordu. Öfke ve endişe dalgası kalbinden tüm vücuduna yayılmıştı.

-Ruan Ji Lijuan, acı çekmesine rağmen kendisini düşünüyordu. Bu ne tür….

Nian zhen, titrek bir sesle konuştu.

-Ben, koca bir aptalım!!!…Sikeyim! Sikeyim! Sikeyim!!!! Bunun bedelini çok kötü ödeyeceksiniz!!!!!

-RONG AİLESİ!!! BUNUN BEDELİNİ ÖDEYECEKSİNİZ!!

Herkes neler olduğunu anlamasa da ürpermişlerdi. Öldürme arzusu onlara yönelik olmasa da kalpleri titremişti. Sanki boğazlarına tutulmuş bir kılıç vardı.

Bir anda büyük bir miktarda Qi enerjisi Nian zhen’i sardı. Şiddetli Qi, merkezde Nian zhen dışında her şeyi parçalamak ister gibiydi.

Nian zhen’in elinde bir yaprak ve saç vardı. Gözlerinin altı kıpkırmızıydı. Siyah gözleri buz gibi soğuktu. Aşırı sinirlenmişti.

Nian zhen, yüksek sesle bağırdı. Bunu yapmamaları gerekirdi! Öfkesinden gözü dönmüştü. Kalbinde ve aklında sakladığı en korkunç düşünceler yüzeye çıkmıştı.

Nian zhen’in yüzünde ve tüm vücudunda çeşitli semboller oluştu. Bir yılan gibi vücutta hareket ediyordu. Kesinlikle ürpertici görünüyordu.

Nian zhen, şu anda gerçek bir şeytana benziyordu. Bu semboller, ruhunda kilit altında sakladığı bir şeydi. Vücut değişse de semboller ruhundaydı. Bu eski ve yasaklı bir tekniğin sembolüydü.

Nian Hai ve Diğer yaşlı adamlar ruhlarının ve bedenlerinin titrediğini hissetti. Neler oluyordu?! Bu semboller de neydi?! Bir şeytan tam da gözlerinin önünde ortaya çıkmıştı!

Qi enerjisi, güçlü bir şekilde Nian zhen’i sardı. Bu enerji, bedene giriyordu ve onu besliyordu.

Çevredeki tüm Qi’nin Nian zhen tarafından emilmesi uzun sürmedi.

Nian zhen, sakladığı hapları ortaya çıkarttı ve bir avuç hapı yedikten sonra bir sonraki aleme geçmeye çalıştı!

Tam burada ve tam şimdi!

Haplardan gelen enerji hızla tüketildi, fakat Nian zhen’in dantianı sanki dipsiz bir uçuruma dönüşmüştü.

“Normal bir savaşçı, bu kadar enerji ile kesinlikle patlardı fakat Nian zhen, hala enerji çekmeye ve almaya devam ediyordu.

sadece bir kaç dakika içinde Nian zhen, normale döndü. Bir süre önce kapattığı gözlerini tekrar açtı.

Nian zhen, Temel kaynak alemine şiddetli bir şekilde giriş yapmıştı.

-Baba, tüm savaş güçlerini topla! Rong Ailesine saldıracağız! Ya onlar hayatta kalacak ya da biz!

Nian zhen, konuştuğu anda odadan çıktı ve hızla Rong Jiao’nun yanına gitti. Kapıyı bile çalmadan hızla içeri girdi.

Odanın içinde siyah saçları bir şelale gibi dökülmüş, güzel bir kız vardı. Teni parlak ve beyazdı. Vücudu ince ve zarifti.

Rong Jiao, eski güzelliğine kavuşmuştu!

Nian zhen, Rong Jiao’ya dikkat etmeden öfkeyle konuştu.

-Hazırlan! Rong Ailesi ile savaşa gidiyoruz! Xiao juan’ı kaçırıp acı çektirmeye cüret ettiler!

Rong Jiao, sözleri duyduğu anda kaşlarını çattı. O küçük şeyi bir kaç gündür görmemişti. Demek bu yüzdendi. Ona borçluydu. Bu borcu ödemeliydi.

Rong Jiao, hızla kalktı ve başını onaylar anlamında salladı.

Nian zhen, odadan çıktıktan sonra babasının yanına gitti ve konuştu.

– Baba, her şey hazır mı?

Nian Hai, oğlunun bu tür bir tepki vereceğini bildiği için zaten savaşçıları hazırda bekletiyordu. Gerçi tepki, düşündüğünden daha şiddetliydi. O sembollerin ne olduğunu sormak istiyordu fakat şu anda zamanı değildi.

-Savaş güçlerimizi topladık ama kendi mallarımızı koruyan güçler nöbet tutmaya devam edecek.

Bei Zhen de Nian Hai’nin yanlarındaydı. Ürkmesine rağmen sordu.

-Genç efendi, plan nedir?

Nian zhen’in yüzünde acımasız bir ifade vardı.

-Herhangi bir plana ihtiyacımız yok. Şimdi saldıracağız. Yarın sabahdan itibaren Rong ailesi tamamen ortadan yok olacak!

Bei Zhen, endişeli bir şekilde konuştu.

-Genç efendi, Rong ailesinden daha güçlü değiliz ve şimdi savaşçılarımızı saldırmaları için gönderirsek… Bu zor olacak!

Bei Zhen’in neden Nian zhen’in Rong ailesine bu kadar aceleyle savaş ilan ettiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Her iki ailenin de güçleri neredeyse eşit olduğu için her iki taraf için de büyük kayıplara neden olacaktı.

Nian zhen, soğuk ve ürpertici bir şekilde baktı ve konuştu.

-Bei Zhen, sadece benim emirlerime uyman ve ne dersem onu ​​yapman gerekiyor. Sana tüm Temel kaynak aleminde ki savaşçıları vereceğim ve sen de Rong ailesinin tüm mülklerini fethedeceksin. Eğer yapmazsan, bundan sonra yüzünü bana gösterme! 

Bei Zhen’in yüzünde soğuk terler belirdi. Sadece tek bir bakışla yaşlı bir şeytan ile göz göze gelmiş gibi hissetti.

-Evet, genç efendi. Dediğiniz gibi yapacağım.

Nian zhen, yüzünde zalim bir gülümseme ile konuştu.

-Geri kalanı, beni ve babamı takip etsin, Rong ailesinin malikanesine saldıracağız. Hadi gidelim!!!

Ruan Ji Lijuan, tahmin ettiğinden daha büyük bir şeytanı kışkırtmıştı! Mektubu teslim ettikten hemen sonra Rong ailesine geri dönmüş ve Rong Yun ile gülüşüyordu. Nian zhen’in Bu kadar çabuk saldırmasını beklemiyordu.

Rong Yun ve Ruan Ji Lijuan, her ihtimale karşı bir kuş kafesini yanlarına almışlardı.

Rong Yun, yüzünde yarım bir gülümseme ile konuştu.

-Bu Nian Zhen’in ne yapacağım belirsiz. Bir tutsak gibi görünmüyorsun.

Ruan Ji Lijuan, gülümsedi ve konuştu.

-Haklısın, o zaman düzeni hazır hale getirelim. Makyaj aletlerini bana getir.

Rong Yun, kendisine denileni yaptı ve getirdi.

Ruan Ji Lijuan, gözlerindeki soğuk parıltı ile ince kılıcı aldı ve küçük bir kesik attıktan sonra iyileşmesini engelledi ve üstüne kırmızı boyalardan sürdü. Sonra saçlarını biraz kesti ve yaprakların düşmesini istedi. Kafesin içine girdi ve yerde ölü gibi yatmaya başladı.

Ruan Ji Lijuan, şimdi gerçek bir tutsak gibi görünüyordu.

Rong Yun, ağzı açık bir halde Ruan ji Lijuan’ı izliyordu. Bu ne tür bir numaraydı?!..

-Çok korkunç!! Kesinlikle çok korkunç!!

Ruan Ji Lijuan, bazen saf olabilirdi fakat bir aptal!…Hiçbir zaman bir aptal olmamıştı!
.
.

Like A Flower (BL)

Like A Flower (BL)

Puanlama 0.0
Seviye: Ongoing Tür: Yazar: Orjinal dil: Türkçe
Like A Flower (BL)   Ruan Ji Lijuan, kitap okumayı seven genç bir adamdı. İsmi her ne kadar kadınsı olsa da görünüşü değildi. Buna rağmen karakteri, ismi ile uyuşuyordu.   Ruan Ji Lijuan, okumayı abarttığı bir zamanda yorgunluk yüzünden ölür ve kendisini bir çiçek olarak bulur.   Hemen oku!

Yorumlar

Ayarlar

Karanlık Modla Çalışmıyor.
Sıfırla