Like a Flower 19.Bölüm

Like a Flower 19.Bölüm

Önceki bölüm

Rong Fan, sinirliydi. Bu olanlara karşı yapılacak tek bir şey vardı!

O da Ruan Ji Lijuan’ı kaçırmaktı!!

Kaos demleniyordu ve gittikçe de daha tehlikeli bir hale geliyordu.
.
.
.
.
.
.
.
.

Hap dükkanının önüne uzun ahşap bir masa yerleştirildi. Şişman yaşlı adam yüzünde huzurlu ve mutlu bir ifade ile oturdu.

Nian zhen, büyük bir tabelayı girişe yerleştirdi.

-Yenileme Haplarını satın almak isteyenler bunu dikkatlice okusun!

-%100 saflıkta yenileme hapı – 4 Altın

-İki %60 saflıkta Yenileme Hapı- 3 Altın karşılığında değiştirilebilir.

-Biri en fazla 3 tane alabilir!

%100 saflıkta Hap alabilmek için kurallar belirlenmişti. Kırmızı bulut şehrinde ilk defa böyle bir şey oluyordu. Fakat kimsenin bir şikayeti yoktu. Ayrıca hapların alımının sınırlı olması zengin ailelerin çok fazla almasını da engellemişti.

İnsanlar, fiyafın 4 katına çıkmasına şaşkındı fakat bu kabul edilebilir bir durumdu. İçinde hiç kirlilik bulunmayan bir hap aşırı değerliydi. Savaşçılar, yedikleri haptaki kirlilikleri çıkartmak için çok zaman harcıyordu. Şimdi zamandan tasarruf edeceklerdi.

İnsanlar, bir hap için 4 altın para vereceklerine daha önceden aldıkları hapları satıp daha iyisini almak istediler. Aslında kendi kendilerini kazıklıyorlardı. Çünkü bir %60 saflıkta hap 1 altın para ediyordu ve 2 hap artı 3 altın ile değişim yapılıyordu. Bu da toplam 5 altın ediyordu.

Ruan Ji Lijuan, bir köşeden olanları izliyordu. Bu insanların kendi kendilerine konuşmasını duyuyor ve onlara acıyordu. Aynı zamanda aptal olduklarını düşünüyordu.

kalabalık dükkan girişinin önünde bekliyor ve kendi aralarında tartışıyorlardı. Kurallar, çok dikkat çekmişti. Pahalıydı, fakat kimse içinde kirlilik bulunan bir hapı kullanmak istemiyordu.

Kalabalıktan biri bağırdı. Hala şüpheleri vardı.

-Burada gerçekten %100 saflıkta Yenileme Hapları var mı?!

Nian zhen, kaşlarını çattı ve bağırdı.

-Satın almak istiyorsanız sıraya girin istemiyorsanız da defolun!

Süslü kıyafetler giyen şişman bir adam, öne çıktı ve masaya bir yığın para koyduktan sonra konuştu.

-Bir hap almak istiyorum, işte 4 Altın!

Bu adam Kırmızı bulut şehrinin en zengin insanlarından biriydi ve 7. seviye Qi Toplama alemindeydi. Bir sonra ki seviyeye geçmek istiyordu.
Dört altın küçük bir miktar değildi ve normal bir aile bunu karşılayamazdı.

Gelişim yapmak için sadece yetenek değil, aynı zamanda para da gerekirdi. Para her kapıyı açardı!

Bei zhen, şişman adama bir kutu verdikten sonra konuştu.

– Bir tane %100 saflıkta Yenileme Hapı !

Şişman adam kutuyu aldıktan sonra açtı ve hapı çıkardıktan sonra şaşkınlıkla bağırdı.

-Bu hap…. Rong ailesinden aldığım %70 saflıkta Yenileme Hapı bununla kıyaslanamaz… Bu gerçekten de Harika! 4 altın, bu hap için çok ucuz!

Şişman adamın bağırması ile kalabalık, adamın elinde ki hapa baktılar. Daha önce görmedikleri kadar beyaz ve pürüzsüzdü!

İnsanlar, almak istediler. Kalabalık çok heyecanlıydı. Hapın gerçek olmasına inanamıyorlardı. Yetişim için en gerekli şey, bolca para idi. Bu sayede bir hap alabilirlerdi. Yoksa yetişimleri düşük olur ve iyi bir iş bulamazlardı.

Kalabalıktan biri bağırdı.

-Bana da bir tane ver, bir tane almak için tüm eşyalarımı satacağım!

-Ben de bir tane istiyorum!

Talep çok fazlaydı ve kısa zamanda tüm stokları tükenecekti. Kâr garantiydi!

Kalabalıktan bir adam düşündü. Dün, Rong ailesinin dükkânından hap almıştı. Şu anda bu hapı değiştirmek istedi.

Adam, masaya doğru yürüdü ve iki tane %70 saflıkta Yenileme Hapı ve 3 Altın çıkardı.

Şişman yaşlı adam, hapa baktı ve hızla konuştu.

-Rong ailesinin haplarını almıyoruz!

Rong ailesi ve Nian ailesi tarafından satılan hapların üzerinde farklı logolar vardı, bu yüzden onları ayırt etmek çok kolaydı. Ayrıca, sadece Rong ailesi %70 saflıkta Yenileme Hapları satıyordu.

Adam, rahatsız oldu fakat daha bir şey söyleyemeden aklına iki aile arasında ki ilişkiyi hatırladı ve sustu .

Nian zhen, yüksek sesle bağırdı.

-Herkes dikkatle dinlesin, Rong ailesinden hiçbir hap kabul etmeyeceğiz.

İnsanlar kendi aralarında konuştular.

-Sikeyim!… Dün Rong ailesinden 10 Hap aldım…

-Nian ailesi ve Rong ailesi düşmanlar. Rong ailesinden hap almak istememeleri mantıklı. siktir, artık  Rong ailesinden hiçbir şey almayacağım!

-Sikeyim, daha önce bilseydim, Rong ailesinden asla bir şey satın almazdım… şimdi bir bok çukurunda yüzüyorum!!

YN:???? Kafam nasıl güzel ama!?

Kalabalıktan birçok insan pişmandı.  Nian ailesinin Rong ailesinden gelen hapları kabul etmemesine fazla da üzülmediler. Çünkü bu mantıklıydı. Tek üzüldükleri şey yanlış aileden hap almaktı.

Sonraki üç gün boyunca Nian ailesinin hap dükkanı inanılmaz bir para kazandı. %100 saflıkta Yenileme Haplarına Talep çok fazlaydı. Stoklar bir kaç kez tükendi. Bunun nedeni de hap almak için çeşitli yollar kullanan zengin aileler sayesindeydi.

Bei Zhen ve zayıf yaşlı adam da son derece meşguldü. Sürekli hap yapıyorlardı. Nian zhen’e gelince, sadece %60 saflıkta hapları %100 saflıkta haplarla birleştirmesi gerekiyordu. Bu onun için kolay bir işti, su içmekten çok daha kolaydı.

Ruan Ji Lijuan’a gelince izlemekten aşırı sıkılmıştı ve en sonunda da sinirle dükkandan ayrılmıştı. Burada o fazlalık mıydı?!

Ruan Ji Lijuan, fazlasıyla sıkılmış ve sinirlenmişti. Nian zhen, hiç kendisi ile ilgilenmiyordu. Bu yüzden de çok kırılmıştı. Ayrıca birilerinin sık sık kendisini izlediğini hissediyordu. Buna anlam verememişti.

Bu 3 gün boyunca, bir zamanlar popüler olan Rong hap dükkanına tek bir müşteri bile gelmemişti. Kırmızı bulut şehrinde ki hap işi Nian ailesi tarafından tekelleştirilmişti. Hatta bir süre önce Rong ailesine sadık olan insanlar bile Nian ailesine gelmişti.

Nian zhen, sabahtan akşama kadar hap yapıyor ve akşam da bir kaç saat gelişim yapıp uyuyordu.

Ruan Ji Lijuan, daha fazla dayanamadı ve öfkeyle bağırdı.

-Zhen-gege, benimle hiç ilgilenmiyorsun!!

Nian zhen, yorgun bir şekilde yattığı sırada konuştu.

-Çok yorgunum Xiao Juan. Yarın konuşuruz. Sıkıldıysan Rong Jiao ile konuş!

Ruan Ji Lijuan, öfkeyle baktı ve sinirle Nian zhen’in yanına gidip kulağını sertçe ısırdıktan sonra konuştu.

-Hıh, o da sen de benimle ilgilenmiyorsunuz! Zhen-gege, ben fazlalık mıyım?!

Nian zhen, kaşlarını çattı. Ruan Ji Lijuan, çok konuşuyordu. Üç gündür sürekli dırdır ediyordu. Gına gelmişti artık!

-O zaman git! Kafamı şişirdin! Yorgunum ve dinlenmek istiyorum! Hap işi çok yorucu. Üstelik gelişimi de boşlayamam.

Ruan Ji Lijuan, yüzünden akan yaşlarla Nian Zhen’e baktı ve kolundan çekip konuştu.

-Bana masal anlat ya da oyun oynayalım! Ben sıkıldım! Hap..hap..hap…Nereye kadar hap yapacaksın?! Bütün hapları yerim! O zaman sadece benimle ilgilenirsin!

Nian zhen, kanayan kulağını eliyle sildi ve bir hap ağzına atıp daha fazla da uğraşmadı. Gerçekten de çok yorgundu.

-Daha fazla konuşmak istemiyorum! Başımdan git! Seninle oyun oynamak ya da aptalca bir masal anlatmak istemiyorum! Yorgunum diyorum! Bunları yarın konuşuruz. Şimdi uyuyacağım!

Ruan Ji Lijuan’ın ağlaması daha da şiddetlendi. Kalbi kırılmıştı. Terk edilseydi bu kadar ağlamazdı çünkü hiç yaşamadığı bir şey değildi. Fakat Nian zhen, tam önündeydi ve kendisine rahatsız edici bir misafir çocuğu gibi davranıyordu.

-Zhen-gege, ben gidiyorum!! Sana küstüm! Bir daha benimle konuşma! Ölene kadar da uyu! Aptal Nian zhen!

Ruan Ji Lijuan, bir minder aldı ve Nian zhen’in kafasına attığı gibi odadan çıktı.

Nian zhen, sabır dilermiş gibi gözlerini devirdi ve tek eli ile minderi aşağı ittikten sonra uyumak için gözlerini kapattı. Çok yorgundu. Ruan Ji Lijuan’ın bir yere ayrılacağını sanmıyordu. Sonuçta ona aitti ve terk edilmekten korkan küçük bir çocuktu sadece.

Ruan Ji Lijuan, öfkeyle odadan çıktıktan sonra bir süre teredüt etti ve kapıya baktı. Acaba anlayışlı mı olmalıydı?! Kızmakta yanlış mı yapmıştı?! Sonuçta Nian zhen, babası için çok çalışıyordu. Yorgundu ve çok fazla söylenmişti.

Ruan Ji Lijuan, bir süre düşündükten sonra sinirlendi tekrardan. Çünkü kovulmuş hissediyordu ve ne zaman onunla konuşmak istese hep aynı cevapları alıyordu.

-Çok yorgunum. Dinlenmek istiyorum.

-Gelişim yapmam gerekiyor!

-İşim var!

-Şimdi olmaz!

Ruan Ji Lijuan’ın dudakları titredi ve kırgınca kapıya baktı. Bir kaç kişi sürekli kendisini izliyordu ve bunu Nian zhen’e söyleyememişti. Kendisini dinlememişti bile!

Ruan Ji Lijuan, uzun uzun düşündükten sonra avluya çıkıp yıldızları izlemek istedi. Annesi ve babası da birer yıldız olmuştu. Kendisi ise bir yıldızı bırakın, insan bile değildi!

Ruan Ji Lijuan’ın kafasından istemsizce bir çiçek daha çıktı. Bu çiçeğin beyaz- mavi renkli yaprakları vardı. Oldukça büyüktü ve yavaş yavaş polen çıkartıyordu.

Ruan Ji Lijuan’ın gittiği yerde polenler yayılıyordu ve kokuyu alan kişilerde ağlama isteği uyandırıyordu. Hatta bazı hizmetçiler yere çöküp sesli bir şekilde ağlamaya başlamışlardı.

Ruan Ji Lijuan, avluya çıktıktan sonra çimenlere uzandı ve yıldızlara baktı. Ne kadar da güzeldi! Açık bir gökyüzü ve sayısız parlak yıldız…

Modern Çinin, toz ve pis havasından farklıydı. Geceleri hava güzeldi ve çeşitli zararlı tozlar ve gazlar yoktu. Geceleri iğrenç müziklerini açıp da arabalarla gezen kafayı sıyırmış ergenler de yoktu!

Ruan Ji Lijuan, bir iç çekti ve fısıltıya yakın titrek bir sesle konuştu.

-Sizi özledim. Anne, baba. Gittiğiniz yerde mutlu musunuz?! Ben burada çok sıkılıyorum. Keşke gidebilseydim fakat Zhen-gege’den ayrılırsam başıma kötü şeylere gelir. Korkuyorum!

Bir anda bir ses geldi. Ses, yabancı bir adama aitti.

-Benimle gelmek ister misin? Korkmana gerek yok. Bir süredir seni izliyordum ve sen çok tatlısın. Seni korumak isterim.

Ruan Ji Lijuan, hızla kafasını yabancı sese çevirdi ve inceledi. Bu adam, 20’li yaşlarındaydı. Uzun siyah saçları vardı ve Koyu kahverengi gözleri vardı. Yüzünde çarpı şeklinde bir yarası vardı. Sert görünüyordu ve bakışları da parlaktı.

-Sen kimsin? Burası Nian ailesinin Arazisi. Buraya gelemezsin!

Adam, güldü ve nazikçe Ruan Ji Lijuan’a bakıp yanına oturduktan sonra konuştu.

-Biliyorum. Yıldızları mı izliyordun küçük şey? İsmin ne? Benim ismim Rong Yun.

Ruan Ji Lijuan, Rong Yun’dan biraz uzaklaştı ve şüpheyle bakıp konuştu.

-Buradan git! Rong ailesi buraya gelemez! Sizi sevmiyorum!

Rong Yun, bir kahkaha attı ve konuştu.

-Haklısın, ben de ailemi sevmiyorum. Babam ve amcam sık sık, beni istemediğim şeylere zorluyorlar.

Ruan Ji Lijuan, istemsizce merak etti ve biraz da üzüldü. Elini teselli vermek istermiş gibi Rong Yun’un sırtına koydu ve konuştu.

-Anlıyorum. Neden onlardan ayrılmıyorsun? O zaman seni zorlayamazlar.

Rong Yun’un gözlerinden tuhaf bir parıltı geçti ve derin bir iç çekip üzgünce konuştu.

-Yapamam. En azından şimdi değil! Neden benimle biraz dolaşmıyorsun? Hislerime göre sen, benden güçlüsün. Bir kaç gündür seni izliyordum ve bundan eminim. Bana, seni kaçırmamı söylediler fakat bunu yapamam.

Ruan Ji Lijuan, biraz düşündü. Bu adamın amacını anlayamıyordu. Kendisini kaçırmaya gelmişti ve bunu ona da söylüyordu. Biraz daha düşündükten sonra konuştu.

-Bana bir masal anlat. Eğer beğenirsem seninle gelirim, beğenmezsem de öyle bir bağırırım ki, daha kaçamadan öldürülürsün. Seni öldürmek istemiyorum.

Rong Yun, bir kahkaha daha Attıktan sonra nazikçe Ruan Ji Lijuan’ın saçlarına dokundu ve konuştu.

-Saçlarını örebilir miyim?! Çok güzel saçların var. Rong ailesinde kadınsı şeylere ilgi duyduğum için bir utanç olarak görülüyorum. Sana bir masal anlatacağım. Beni dikkatlice dinle.

-Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar küçük bir şehirde oldukça güçlü bir aile yaşarmış. Bu ailede ki bir çok insan aptal ve kibirliymiş. Kendisi gibi olmayan insanları ve kendisi gibi düşünmeyenleri dışlarlarmış. Onlar çok zorbalarmış. Bu ailenin büyüklerinden birinin bir oğlu olmuş. Herkes çok sevinmiş. Daha sonra bu çocuğun kız tarzı şeylere ilgi duyduğu fark edilmiş ve onu cezalandırmışlar. Yüzüne utanç damgası ile iki çarpı atmışlar. Çocuk büyümüş ve zorbalık görmüş. Çocuk ne zaman makyaj yapmak istese ya da güzel elbiseler giymek istese onu bayılana kadar döverlermiş.

-Bir gün, bu çocuğa bir fırsat verilmiş. Eğer ki, değerli bir şeyi çalarsa, ona gitme özgürlüğünü vereceklermiş. Eğer ki 3 gün içinde çalamazsa da o çocuğu hapsedecekler ve sonsuza kadar da acı çektireceklermiş.

Son..
.
.

Like A Flower (BL)

Like A Flower (BL)

Puanlama 0.0
Seviye: Ongoing Tür: Yazar: Orjinal dil: Türkçe
Like A Flower (BL)   Ruan Ji Lijuan, kitap okumayı seven genç bir adamdı. İsmi her ne kadar kadınsı olsa da görünüşü değildi. Buna rağmen karakteri, ismi ile uyuşuyordu.   Ruan Ji Lijuan, okumayı abarttığı bir zamanda yorgunluk yüzünden ölür ve kendisini bir çiçek olarak bulur.   Hemen oku!

Yorumlar

Ayarlar

Karanlık Modla Çalışmıyor.
Sıfırla