Gecenin Dileği 9.Bölüm

Leyl’e yemin olsun ki

O tamamen masumdu,

Suçlu olan kader çizgisiydi.

 

(Leyl:Farsçada Gece anlamına gelir)

 

~~~

 

Uşak Ron “Yaklaşık tam 32 gün olduğunu yazmışlar..”

 

Arşidük ellerini birleştirip anlının ortasına yerleştirdi. “Mana saflığı ne kadarmış?”

 

“Yaklaşık %90 civarlarında. Uzun zamandır bu düzeyde ki saf bir mananın olduğunu duymamıştım efendim”

 

Arşidük gözlerini sıkıca kapayıp açtı.

 

Uşak Ron “Sizde biraz dinlenmelisiniz efendim” dedi endişe içerisinde.

 

Arşidükü ne zaman görse ya oğlunun hastalığı için kitap araştırır okur ya da dükalığın sorunları ile ilgilenirdi. Uyku saatleri hiçbir zaman iki saati geçmedi.

 

Arşidük “Oğlum acılar içerisinde kıvranırken öylece rahat bir şekilde uyuyamam. Hayaletlere bir mesaj yolla. Bu ani mana saflaşmasının kaynağını öğrensinler.”

 

Ron Arşidük’ün önde hafifçe eğilip odadan çıktı.

 

****

(Aradan 1 hafta sonra..)

 

Estelle’nin ağzından :

 

Bir hafta geçmesine rağmen hala Perus’tan bir haber alamadık. Bana verdiği tohum bazen parlıyordu ve ruh özünün yoğunluğu gittikçe düzensizleşiyordu. Onu hala nereye ekmem gerektiğine karar veremedim.

 

Perus üzerinden yıllar geçse bile hemen ekmemem gerektiğini söylemişti.

 

Lita “Estelle hadi tatlım bugün şehre ineceğiz”

 

“Geliyorum”

 

Gözümün birkaç santim altından itibaren başlayan bir maske takmaya başlamıştım. Saçıma da Lita dan istediğim siyah perukla sürekli bağlı bir şekilde dolaşmaya başladım.

 

Erion her ihtimale karşı dikkatli olmamı ve farklı görünmemi söyledi. Muhtemelen sıra dışı görüntüm ile dikkat çekmemem için ama maskeli ve siyah üstlerle dolaşmam daha fazla dikkat çekiyor gibi geliyor bana.

 

Hançerle gezmenin kötü bir izlenim bırakacağı için Ernon onu gizlememi söyledi. Bana çizme benzeri bir ayakkabı aldı ve onun içine yerleştirdi.

 

Bana birkaç küçük yuvarlak toplar verdi. Eğer herhangi bir tehlikeli duruma düşersem buna mana dedikleri şeyi aktarıp yere atmamı söyledi. Ama mananın ne olduğu hakkında en ufak fikrim yok.

 

Anı kristalini ve tohumu hala belimdeki kemerin ceplerinde taşıyordum. Lita kristali gördüğünde onu bir kolye yapabileceğimi söyledi bugün şehre indiğimizde bir zanaatkar dedikleri kişinin yanına gidecekmişiz.

 

Artık davranışlarım ve geçmişim hakkında soru sormayı bırakmıştı. Bu yüzden ona sormak istediğim hiçbir şeyi sorgulamadan bana anlatıyordu.

 

Merdivenlerden indiğimde Lita elinde bir çanta ile beni merdivenlerin karşısında olan kapının önünde bekliyordu. Beni görünce gülümseyip kapıyı açtı.

 

İkimizde dışarı çıkıp şehre giden yolda yürümeye başladık.

 

Lita havayı derince içine çekip gülümseyerek bana döndü. “Hava çok güzel öyle değil mi?”

 

Hayatım boyunca bu kadar açıklık olan bir alanda bulunmamıştım.

 

“Çok fazla aydınlık”

 

Lita “Evet güneş tam tepemizde. Bir süre yağmur yağmayacak gibi duruyor”

 

Ona kafamı sallayıp düz önüme bakmaya başladım. Erionla bağımın artması için ger gece benidenimi ele geçirmesine izin veriyordum. Sabah olduğunda tüm vücudum da ağrılar ve yaralarla uyandığım oluyordu.

 

Bugün de onlardan biriydi. Gece nereye gittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu ona sorduğumda da zamanla öğreneceğimi söyledi.

 

Umarım tuhaf bir şeyler yapmıyordur tabi.

 

Geçen gün bir ruh özü yoğunluğum arttı. Bu duyularımda ki hassaslığı arttırdı. Sesli yerler fazla rahatsız edici olsada Litayla şehre gidiyorum. Bu aralar şehirde kadın cinayetleri gerçekleştiğini söylemişti Ernon.

 

Benim hiç dövüştüğümü görmese de neden güvendiğini bilmiyorum belkide Erion ile gece karşılaşmıştır.

 

Bağımız arttıkça boyum uzadı bir hafta içerisinde 6 santimden fazla uzamış olabilirim Lita’dan belkide bir parmak kısayımdır.

 

Lita yürürken şarkı mırıldanmaya başlamıştı.

Sesinin gerçektende güzel bir tınısı var.

 

[Onlara bağlanıyorsun Estelle]

 

Yüzümü yere eğdim. Belki biraz..

 

[Bunu yapma yakında ayrılacağız]

 

“Ne?”

 

[Bu elinde sonunda gerçekleşecekti. Sen daha fazla onlara bağlanmadan ayrılsak daha iyi. Buraya asıl geliş amacımız belli Estelle ve şuan Perus hala kayıp Khalsiler hala seni arıyor mu belli değil]

 

“Pekala ne zaman ayrılmalıyız”

 

[İlk önce kalacağımız bir yer bulmalıyız. Yada Ernon denen kişi geçenlerde şovelyelik akademisi ile ilgili birşeyler söylüyordu]

 

“Öyle bir şeyi hatırlamıyorum. Ne zaman dedi?”

 

[Ben senin bedenindeyken söylemişti. Katılmak isteyip istemediğini. Bende düşüneceğimi söyledim. Sende mana dedikleri şeyin çok güçlü olduğunu söyledi bu yüzden katılabilirsin]

 

“Peki ne zaman katılacağım?”

 

[Imm yazın ilk ayında]

 

“Bugün Nisanın ilk günü yani sadece iki ay var”

 

[Evet]

 

Like A Flower (BL)

Like A Flower (BL)

Puanlama 0.0
Seviye: Ongoing Tür: Yazar: Orjinal dil: Türkçe
Like A Flower (BL)   Ruan Ji Lijuan, kitap okumayı seven genç bir adamdı. İsmi her ne kadar kadınsı olsa da görünüşü değildi. Buna rağmen karakteri, ismi ile uyuşuyordu.   Ruan Ji Lijuan, okumayı abarttığı bir zamanda yorgunluk yüzünden ölür ve kendisini bir çiçek olarak bulur.   Hemen oku!

Yorumlar

Ayarlar

Karanlık Modla Çalışmıyor.
Sıfırla