Bölüm 2: İktidarsız Koca
“Yala.”
Dudaklarının üzerinde sarkık bir et parçası gezindi. Balık gibi kokan kötü kokuya karşı Elysia yüzünü buruşturmak için uğraştı.
Adam sekiz yılllık evliliklerinde bir kes bile o ne kadar onu okşa da erekte olamamıştı.
Yine de, adam her gün ona kendini okşattırıp, oral seks yapmaya zorladı, ancak her seferinde başarısız oldu. Yaralı gururunu ve yetersizliği kadının suçuydu.
Şiddete maruz kalırken, Elysia nadiren dışarı çıkardı. Dışarı çıkarsa da, aristokrat kitlesine benzer şekilde yaralarını şapkasına bağlı bir peçe ile kapatırdı.
Toplumda da, kocasının kayınvalidesi Kontes Veronica tarafından baskı görmüştü. Kontes, gelininden memnun değildi. Bu arada oğlunun onu her gün dövdüğünden habersizdi.
Sosyete ise kocasına düşkün olduğunu düşünüyordu. Kadının yüzünü başka bir erkeğe göstermek istemediği için peçe taktığını düşündüler, saf aşklarının bir kanıtı olarak.
Ama… peçesinin altında yatan acımasız gerçek hakkında hiçbir fikirleri yoktu. “Birbirinizi nasıl bu kadar çok sevebilirsiniz?” sözlerini ne zaman duysa, içinden acıyla kıkırdamaktan başka bir şey yapamıyordu.
“Lanet olası sürtük, ne yaptığını sanıyorsun? Fazla zamanımız kalmadı. Lanet ağzını aç.”
Adam, yumuşak aletini onun ağzına sürterek onu hızlandırdı. Elysia dudaklarına bastıran et kütlesine baktı. Boğazına doğru yükselen mide bulantısını bastırdı ama yine de… ağzını yavaşça açtı.
“Uh!”
Dudakları açılır açılmaz, asabi adam başparmağını ağzında dolaştırdı ve ağzını daha da açmaya zorladı. Aletini kırmızımsı gözleri olan bir yılan gibi onun ağzına soktu.
Heyecanlıydı, ne yapacağını bilmiyordu. Buna rağmen, aleti asla sertleşmedi. Yumuşak ve sarkıktı.
Dilinde yumuşak doku ve balık tadı heissederken, Elysia bilmeden diliyle aletini itti. Aleti diline baskı yapmaya başladı.
Elysia rahatsız hissetti. Az önce hissettiği mide bulantısı daha da güçlendi.
“Uh!” adam homurdandı. “Sanırım bugün hissediyorum. İyi yaparsan muhtemelen şsertleşecek, bu yüzden daha çok çalış.”
“Khh!”
“Eh, son sekiz yıldır beni emiyorsun. Dilin iyi, küçük bir fahişe olmak için gelişti. Bu kadar iyi bir bakireden böyle bir orospu olacağını kim düşünürdü, değil mi?”
Sekiz yıllık evliliklerinden sonra bile, Elysia hala bakireydi. Sadece doğaldı. Adam onun içine girevek kadar sertleşemiyordu.
Kocası daha sonra, bulutların üzerinde yürümenin nasıl bir şey olduğunu deneyimleyemek için, zevk almaması konusunda ısrar etti.
Adam kadının her an onu aldatacağından korkarak, onun üzerindeki gözetim kontrolünü asla ihmal etmezdi.Dışarı çıktığında bekaret kemeri takması ve boynuna sadece anahtarla açılabilen bir gerdanlık takmasını emrederdi.
Bekaret kemeri taktığına dair kötü şöhretli bir söylenti, sosyete arasında yayılmaya başlamıştı bile.
Soyluların şaşkın bakışları karşısında kocası, “Eşim gönüllü olarak bekaret kemeri takıyor. Ne kadar katılmasam da ısrar ediyor. Aşkına ihanet etmek istemiyorum.”
Sonra safça gülümseyerek birçok soylunun kalbini çalardı.Kocası olağanüstü bir sanatçıydı. Dışarıdan, karısını o kadar çok seven mükemmel bir aşık rolünü oynadı ki, evlilik dışı ilişkilere girmeyi asla düşünmeye cesaret edemezdi. İşte bu maskesi sayesinde Elysia’yı böyle etkili bir şekilde kontrol etti ve iktidarsızlığını bu kadar iyi gizleyebildi.